İçindekiler tablosu
Haarp teknolojisi, Amerika Birleşik Devletleri’nin Alaska eyaletindeki bilimsel bir proje olarak öne çıktı. Özellikle Türkiye gibi deprem kuşağında bulunan ülkelerde meydana gelen sarsıcı depremler sonrasında, sosyal medyada çeşitli iddialar ortaya atıldı. Bu iddialar arasında Haarp teknolojisinin depremlerle ilişkilendirilerek kullanıldığına dair çeşitli spekülasyonlar bulunuyor. Haarp ne demek? sorusu ise merak konusu olmuş durumda. Haarp, Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı’nın kısaltmasıdır. Ancak bu teknolojinin depremleri tetikleme yeteneği hakkında çeşitli tartışmalar ve kurgular mevcuttur. Türkiye’de yaşanan depremler sonrasında ortaya atılan bu iddiaların gerçeklik payını araştırmak önem kazanmıştır. Bu da haarp teknolojisi ne demek? konusunu akıllara getirmiştir. Haarp teknolojisi, atmosferin üst tabakalarına odaklanan bir sistemdir. Özellikle elektromanyetik dalgaları manipüle edebilme kapasitesine sahiptir. Ancak bilim dünyasında genel kabul gören görüş, Haarp’ın doğrudan depremleri tetikleyebilecek bir güce sahip olmadığı yönündedir. Konu hakkında doğru bilgileri anlamak ve spekülasyonlardan ayrılmak için Haarp teknolojisinin ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve deprem oluşturup oluşturamayacağını anlamak önemlidir. Bu konudaki merak edilen soruların yanıtlarını sağlamak amacıyla daha fazla detaya inmek mümkündür.
Haarp Teknolojisinin Geçmişi
Haarp’ın kökeni, Sırp asıllı ABD’li bilim adamı Nikola Tesla tarafından başlatılan bir projeye dayanmaktadır. Tesla, atmosfere düşük seviyeli manyetik dalgalar göndererek güçlü bir enerji oluşturmanın mümkün olduğunu keşfetmiştir. Bu önemli projenin bulunduğu bölgeye uçak yaklaşımı ise yasaklanmıştır. Haarp projesi, Alaska Üniversitesi ile ortaklaşa yürütülen bir araştırma projesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Günümüzde Pentagon kontrolünde ve ABD ordusunun kullanımında bulunmaktadır. Alaska’da projenin kurulu olduğu bölgede, iddialara göre 180 dev anten bulunmaktadır. Bu antenler aracılığıyla üretilen manyetik dalgalar, yukarıda sıralanan yeraltı, denizaltı ve atmosfere müdahale etme gibi işlevleri yerine getirebilmektedir.
Alaska’da yer alan Haarp İstasyonu, 1993 yılında faaliyete geçmiş ve günümüzde kullanılan İyonosferik Araştırma Aracı (IRI) ile 2007’de tamamlanmıştır. 2008’den itibaren vergi finansmanıyla desteklenmiştir. 2013’te müteahhit değişikliği nedeniyle geçici olarak kapatılacağı duyurulmuştur. 2014’te ise Haarp programının bir yıl içerisinde tamamen sonlandırılabileceği belirtilmiştir. Tesis ve ekipmanlar, 2015’te Alaska Fairbanks Üniversitesi’ne devredilmiştir.
Haarp Teknolojisinin Etkileri
Yetkililere göre Haarp’ın hava üzerindeki füzeleri etkisiz hale getirme, yeraltını inceleme, denizaltılarla iletişimi kolaylaştırma ve geniş bir bölgedeki iletişimi kesme gibi çok yönlü amaçları bulunmaktadır. Ancak Amerika’nın önde gelen jeofizikçilerinden biri, bu teknolojinin korkutucu bir güce sahip olduğunu öne sürmektedir. İklim değiştirme, ozon tabakasıyla oynama, deprem oluşturma ve radyasyon yaymayan termonükleer patlamalar yaratma gibi potansiyellere işaret etmektedir.
Haarp Projesi Depremleri Tetikleyen Bir Tehdit Mi?
Depremler genellikle tektonik plakaların çatışması veya birbirine doğru kaymasıyla ortaya çıkar. Ancak son yıllarda, depremlerin yapay yollarla üretilebileceği fikri giderek daha fazla tartışılan bir konu haline gelmiştir. Haarp’ın kuraklık, sel, deprem ve kasırga gibi felaketlere neden olduğu iddiaları, programın başladığı yıllara kadar uzanmaktadır. Haarp’ın ne hava olaylarını ne de depremi tetikleyebilecek bir sistemi mevcut değildir. İyonosfer katmanının özelliklerini ve davranış biçimini incelemek amacıyla başlatılan Haarp’ın teorik olarak depremi tetikleme potansiyeli bulunmamaktadır. Haarp istasyonu tarafından üretilen radyo sinyalleri, yalnızca yerin 1 cm altına kadar nüfuz edebilirken depremler çok daha derinlerde oluşmaktadır. Depremleri tetikleyebilen hidrolik kırılma gibi endüstriyel yeraltı faaliyetleri depremlerin büyüklüğünü sınırlı bir ölçüde etkileyebilir. Alaska Fairbanks Üniversitesi’ndeki Haarp programının lideri Jessica Matthews, programın sahadaki araştırma ekipmanının doğal afetleri oluşturma veya büyütme yeteneğinin olmadığını açıklamıştır. Aynı konuda görüş belirten Cornell Üniversitesi’nden Profesör David Hysell ise Haarp’ın diğer radyo vericilerinden daha büyük olmasına rağmen teorik olarak deprem oluşturmanın mümkün olmadığını ifade etmiştir.