İmamı Azam Ebu Hanife dört mezhep içerisinde yer alan Hanefi mezhebinin kurucusudur. Ehl-i Sünnet itikadı içerisinde yer alan ve hak mezhep olarak kabul edilen Hanefi mezhebi, aynı zamanda dünya genelinde en çok Müslümanın tabi olduğu ve benimsediği mezheptir. İmamı Azam Ebu Hanife Kufe şehrinde 699 yılında dünyaya geldi. Gerçek ismi Numan Bin Sabittir ve kendisi sunni fıkhının en büyük alimleri içerisinde yer alır. Babasının ismi Sabit olup, dedesi ise Züta’dır.
İmamı Azamın Hanife künyesini nereden aldığı kesin olarak belli değildir. Ebu Hanife isminin Arapça anlamı ise, kalem babası demektir. Kendisine verilen Hanife künyesi, Arapça da temiz manasında iman edilmiş anlamına geldiği için, kesin olmamak ile beraber öğrencileri tarafından verildiği düşünülmektedir. İmamı Azam Ebu Hanife Afganistan taraflarında yaşamış ve Arapların bu bölgeyi fethetmesi üzerine ise esir düşmüştür.
Bir müddet Teym Kabilesinin kölesi olan ve daha sonra özgürlüğüne kavuşan Ebu Hanife, başta torunu olan İsmail’in söylemesi ile dedesinin hiç bir zaman köle olmadığı öne sürülmüştür. Ebu Hanife’nin dedesi ise Ali Bin Ebu Talip zamanında Kufe şehrine gelmiş ve anavatanı olan Kufe’yi bırakarak bu bölgeye yerleşmiştir. Ebu Hanife’nin ailesi ise Horasanın meşhur ve ileri gelenlerin soyundan gelmekte ve kendisinin de Arap olmadığı kesindir.
Büyük fıkıh ve hadis alimi olan Ebu Hanife hazretlerinin hayatı zorluklar içerisinde geçmiştir. Kısa bir süre köle olan ve hayatı boyunca da yaşadığı bazı olaylar neticesinde hapiste yatmıştır. Ebu Hanife ise zamanın Abbasi ve Emevi saltanatlarının kurallarına tüm zorlamalara rağmen boyun eğmemiştir.
Boyun eğmemesi sonucunda ise ikinci halife Ebu Cafer El Mansur kendisini hapis ettirmiş ve hapiste kendisine işkenceler yaptırmıştır. Kendisinin ölümü ise zehirlenerek olmuştur. İmamı Azam Ebu Hanife 767 yılında Irak’ın Bağdat şehrinde vefat etmiştir. Mübarek kabri ise bu şehirde yer almaktadır.
İmamı Azam Ebu Hanife’nin Dini Görüşleri Nelerdir?
Büyük İslam alimi olarak bilinen ve mezhebi dünyada en çok kabul edilen İmamı Azam Ebu Hanife, sadece fıkıh alanlarında değil aynı zamanda akaid ve kelam gibi ilim dallarında da meşhur olmuş bir alimdir. İmamı Azam Ebu Hanifenin dini görüşleri içerisinde Kuran-ı Kerim bir mahluk olmadığı gibi kimse tarafından da yaratılmış değildir.
Ebu Hanifenin fıkıh alanında olan görüşleri ise geniş kitlelerce kabul görmüştür. Kendisi fıkıh meseleleri çözerken bir usul belirlemiş ve belirlemiş olduğu bu usulü ise sistemleştirmiştir. Bu sistemin ilk sahibi olan İslam alimi de kendisidir. Kendinin belirlemiş olduğu bu sistem aynı zamanda dünya çapında takip edilen mezhebin ilk olmasını sağlamış ve kendisinin de ilk mezhep imamı olmasına neden olmuştur.
Ebu Hanife fıkıh meselelerini çözerken dört delil üzerine çalışmalar yapmıştır. Bu dört delilin ismi ise günümüzde Edillei Şeriyye (İslami hükümler) olarak bilinir. Edillei Şeriyye ise dört ana kaynak üzerine konuşlanmıştır. Bunlardan ilki Kuran, diğeri ise Sünnettir. Daha sonra Kıyas ve İcma İslami hükümlerin fıkıh konularında kaynak olarak gösterileceği kavramlardır.
Ebu Hanife’nin Edillei Şeriyye hakkında olan görüşleri şu şekildedir.
Kuran-ı Kerim : İmamı Azam fıkıh meselesini çözerken önce Kuran ayetlerine bakar, zahirden önce bu ayetlerin illetine bakarak görüş belirtirdi. Kendisine göre ibadet ile olan ayetler ayrı olarak, Kuranda yazan her ayetin belirtmiş olduğu hükümlerin ardında olan nedenler bulunmalı, daha sonra bu ayetlerin arkasında olan nedenlere göre de fetva verilmelidir görüşünü savunmuştur.
Sünnet-i Seniyye : Edillei Şeriyyenin ikinci temel delili olan sünnet, Kurandan sonra İslam akaidi içerisinde yer alır. İmamı Azam ise Kuran ayetlerinden herhangi bir fıkıh meselesi çözemezse, hemen efendimizin sünnetine müracaat eder ve sünnete uyarak fıkıh meselesini çözerdi. Özellikle Ebu Hanife Mürsel hadisleri fıkıh meselelerini çözerken kabul etmiştir. Fıkhı meselelerin çözüm yollarını ise sünnetin geliş ve bildirilme yollarını takip ederek yapmış, Kuran ile beraber sünnetin bütünün ortaya koyduğu görüşü esas almış ve gerekli olan eleştiriyi bu ahkam üzerine yapmıştır.
Kıyas-ı Fukaha : İsmi Kıyas ile özdeşen Ebu Hanife, bazı hadisleri de delil teşkil etmemesi nedeni ile kabul etmemiştir. Fıkhı bir meseleyi kıyas ile çözüme kavuştururken Sünnete uymasını göz önünde bulunduran Ebu Hanife, bu görüşü nedeni ile de ehli hadis tarafından eleştiriye maruz kalmıştır.
İcma : Ebu Hanife’nin dördüncü olarak çözüm aradığı fıkıh delili ise icma olmuştur. Kuran, sünnet ve kıyas ile birbirinden ayrılmayan meseleleri icma yolu ile de araştıran büyük imam, bu yol ile de bazı fıkıh hadiselerin doğruluğunu ispat etmiştir.
İmamı Azam Ebu Hanife’nin ön plana çıkan diğer bir özelliği ise, fıkıh konularında meseleyi edilleyi şeriyye delilerinden ayrı olarak isfahan yolu ile de çözüme kavuşturmuş olmasıdır. Ebu Hanife’nin beşinci olarak ortaya koyduğu meted isfahan ise, günümüzde de ehl-i sünnet alimlerinin kullandığı fıkıh yöntemidir.
Ebu Hanife’nin bu yöntemi ortaya çıkarmasının nedenini başında ise; zaman içerisinde bazı fıkıh meselelerinin daha önce İslamın içerisinde yer almaması ve çözülmemiş olmasıdır. Bu yönteme ise İmamı Şafi gibi bazı İslam alimleri muhalefet etmişlerdir. Ebu Hanife’nin isfahan metodunu kullanmasının sebebi ise, İslamın zaman içerisinde oluşacak şartlara uyum sağlaması olarak düşünülmüş ve amaçlanmıştır.
İmamı Azam Ebu Hanife’nin Siyasi Tutumu Nasıldır?
Emevi ve Abbasi Devletlerinin döneminde yaşayan İmamı Azam Ebu Hanife hazretleri, İslam alimi olmasının yanısıra zengin ve ticaret ile uğraşan bir kişiydi. Ticaret yaparak kazandığı paranın büyük bir kısmını ise İslama harcadı. Büyük imamın ömrünün 52 yılı Emevi Devleti, geri kalan 18 yılı da Abbasi Devleti zamanında geçmiştir. Ebu Hanife’nin yaşadığı dönemde ise Emeviler Arap Milliyetçiliğini ön planda tutuyordu. Bu yönetime ise İmamı Azam karşı çıktı. Emevilerin bu siyasi tutumu ise sahabeler gibi ehli beyte de zarar veriyordu. Böyle bir şeye müsaade etmeyen Ebu Hanife ise, Emevi devletinin bu siyasi tutumu ile ömrü boyunca mücadele etmiştir.
Emevi Devletinin yıkılması için Abbasi Devletine destek verse de, yönetim olarak Abbasilerin de Emevi Devleti zihniyetine sahip olması üzerine desteğini geri çekmiştir. Kendi ölümüde Abbasi halifesinin elinden olmuştur. Doğumu gibi İslami konularda bilginliği de Emevi Hanedanlığı zamanında olan Ebu Hanife, bu zamanda Hişam bin Abdülmelik’e baş kaldıran Zeyd bin Ali’nin safhında durmuştur. Sadece fikirleri ile değil, aynı zamanda maddi anlamda da Zeyd bin Ali’yi desteklemiştir. Kendisi bu başkaldırıyı ise peygamberimiz zamanında olan Bedir Savaşı harbine benzetmiştir.
Zeyd bin Ali’ye biat eden Ebu Hanife, kendisine 10.000 dirhem para yardımı yapmıştır. Emeviler ise Ebu Hanife’nin derin olan ilmini görmüşler ve kendisine kadılık yapması için teklifte bulunmuşlardır. Bu teklif ile Emeviler Ebu Hanifeyi kendi saflarına çekmek istemişlerdir. İmam Azama bu teklifi ise Emevilerin Irak valisi olan Ömer bin Hübeyre yaptı. Ebu Hanife ise kendisine yapılan bu teklifin ne amaçla yapıldığını sezerek, bu teklifi red etmiştir. Ebu Hanife’nin bu teklifi kabul etmemesi, valinin sinirlenmesine ve kendisini kırbaçlatarak hapse attırmasına sebep olmuştur. İmamı Azama kırbaç atma ile görevlendirilen zindancı ise, büyük imamın yaşadığı bu olaylardan etkilenmiştir.
Zindancı ise valiye Ebu Hanifeyi kırbaçlamaya devam edersem, kendisinin bu şekilde öleceğini söylemiştir. Ebu Hanifeye yapılan bu zulüm karşısında büyük imamın sözleri ise çok manidar olmuştur. Kendisinin sözleri şu şekildedir. ”Şayet Vali benden mescidin kapılarını saymak gibi basit bir iş yapmamı istesin, ben o işi de kabul etmeyeceğim. Çünkü bir insanın ölümüne sebep olan kişinin istediği şeye mühür basmayacağım. Gerekirse bu dünyada kırbaç yerim. Fakat Valinin istediklerini yapsam, ahirette cezam daha fazla olur.
Bu yüzden dünyada yiyeceğim kırbaç, ahirette olan cezamdan daha hayırlıdır. Valinin beni öldürmeye gücü yeter ancak, benden istediği sözleri kabul ettirmeye gücü yetmez asla demiştir” Bu olaylar sonucunda İmamı Azam Kufe’de artık kalamayacağını anladı ve Mekke’ye hicret etti. Altı yıl burada yaşadı. Mekke’de yaşadığı zamanlarda ise kısa süreliğine Kufe’ye gidip gelmeleri oldu. Olaylar bu şekilde devam ederken, yıkılan Emevi Devletinin yerine geçen Abbasi Hanedanlığı, Ebu Hanife’nin Mekke’de olduğunu düşünüyordu. İmamı Azam Ebu Hanife ise bu olaylar üzerine sevinmiş ve sevincini ise şu sözler ile dile getirmiştir. ”Hilafet peygamber efendimizin yakınlarının eline geçti ve hak yerini buldu. Bu olayların olması ise yüce Allah’ın keremi ve bir ödülüdür. Alim olan kişiler, efendimizin yakınlarına geçen hilafete ise yardım etmeye en yakın olan kişiler sizlersiniz.
Sizlere ikram ve ihsan istediğiniz kadar vardır. Başa geçen halifeye biat edin. Biat etmeniz ahirete gittiğiniz zaman sizin emniyete kavuşmanızı sağlayacaktır. Yüce Allah’ın huzuruna ise biat etmeden çıkmayın ve Allah’ın karşısında delilsiz kalmayın” demiştir. Ebu Hanife’nin bu sevinci çok uzun sürmedi. Çünkü halifeliğe geçen Abbasi hanedanı, kendisinden önce iktidarda olan Emevilere destek veren alim ve fazıl olan kişileri katletti. Adaletsiz ve haksız bir siyasi yönetim izlediler.
Bu adaletsiz yönetime Muhammed bin Abdullah ile kardeşi olan İbrahim isyan ettiler. Bu isyana Ebu Hanife de destek verdi. Aynı zamanda Ebu Hanife, yönetimin ordusu içerisinde yer alan Hasan bin Kahtaba’nın, isyan eden İbrahim’in üzerine yürümesini engelledi. İmamı Azam’ın gösterdiği bu tutum ise halife olan Ebu Cafer el Mansur’un dikkatini çekti. Halife Ebu Hanife’ye saldırmak yerine, ona iyi davranmak ve bu şekilde yanına çekmek istemiştir. Halife Ebu Hanifye iyi davranmak için hediyeler göndermiştir.
Ancak bu hediyeleri kamu malı diye kabul etmeyen İmamı Azam, halifenin kendisine geri göndermiştir. Kendisine yapılan başkanlık teklifini de reddeden Ebu Hanife, Musul halkının isyan etmesini bahane eden isyancıların katili adına fetva talep eden halifeye de olumsuz cevap vermiştir. Bu cevabın üzerine halife Ebu Hanifeyi zindana atarak kırbaçlatmıştır. Bu arada yaşı oldukça ilerlemiş olan Ebu Hanife, yapılan bu direnişe çok dayanamadı ve yapılan eziyetlere karşı ise öldü. Bazı İslam kaynaklarımız ise Ebu Hanife’nin ölüm nedenini, Abbasi halifesi olan Ebu Cafer el Mansur’un Ebu Hanifeyi zehirletmiş olduğu şekilde de kayıt etmiştir.
İmamı Azam Ebu Hanife’nin Eserleri Nelerdir?
İslamın en büyük alimleri içerisinde yer alan İmamı Azam Ebu Hanife, aynı zamanda yazdığı farklı eserler ile de Allah’ın dini İslam’a hizmet etmiştir. İslam dinine yazdığı eserler ve geliştirdiği bazı metodlar ile hizmet eden büyük İmam, aynı zamanda sabahi görmüş tek mezhep imamıdır. Özellikle alanının fıkıh olması neticesi ile bu alanda farklı çalışmalar yapmış ve eserler yazmıştır.
İmam fıkhı konuları bazı kollara ayırmış ve daha sonra bu konuları ayrı ayrı toplamıştır. Sonra bu ayrılan konuların usüllere göre ayırmış ve Feraiz ile beraber Şeriat kitaplarını kaleme almıştır. Aynı zamanda sahabelerin peygamberimizden nakil ile olan iman ve itikad bilgilerini toplamıştır. İmamı Azamın engin ve geniş bir İslam bilgisinin olması, kendisine ikinci asrın müceddidi ünvanını kazandırmıştır.
İslamiyeti önce iman, daha sonra ise amel ve ahlak esaslarına göre tedvin eden Ebu Hanife, ilk olarak inançta birlik ve beraberliği sağlamıştır. İbadetlerde ise günlük işlerin yapılmasında fıkıh esasları ön plana almıştır. İmamı Azamın Hanefi Mezhebini kurarken oluşturmuş olduğu yol ise, ictihad ve tedvin ettiği fıkıh bilgilerin bir arada toplanması şeklindedir. Kendisi aynı zamanda hem fıkıh hem de ilmi kelam alanlarında talebe yetiştirmiştir.
Kendisinin yetiştirdiği ve meşhur olmuş olan talebelerinin isimleri şunlardır.
İmam Ebu Yusuf (Yakub bin İbrahim)
Muhammed Şeybani
Züfer bin Huzeyl
Hasan bin Ziyad
Hammad (Hasan bin Ziyad oğlu)
Davud i Tai
Esad bin Amr
Afiyat bin Yezid el Advi
Kasım bin Maan
Ali bin Müshir
Hibban bin Ali
oldukça önemli ve büyük imamın yetiştirdiği ehli sünnet alimlerdir. İmamı Azam Ebu Hanife’nin eserleri içerisinde en meşhur olanlar ise; el fıkhul ekber, kitabül alim vel müteallim, kitabür risale, el kasidetün numaniyye, el vasiyye, İmamı Ebu Hanife müsnedül bu eserlerin başında gelmektedir. Aynı zamanda beş tane el haşiyye kitabı da büyük imamın İslama kazandırmış olduğu kıymetli eserleri içerisinde yer alır.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik politikası