Renkler, insan hayatında sadece profesyonel anlamında değil, gündelik yaşamda ve hayata anlam veren bir görsel uyaran olarak tanımlanabilir. Renk denilen fenomen, cisimler tarafından yayılan ve bu anlamda ışığın gözde oluşturduğu duyum olarak bilinir. Buradan elde edilecek en önemli sonuç, renklerin insan gözü tarafından algılanabilmesi için göz düzlemine ışık gelmesi gerekliliği olarak karşımıza çıkar. Renkler sadece ana ve ara renkler ile değil aynı zamanda renk karışımları ile beraber çeşitli kreasyonlar açısından da oldukça ilgi çekici bir konu olarak karşımıza çıkar.
Renk teorisi ve renkler hakkındaki bilimsel bilgiler, derinlere inildikçe son derece şaşırtıcı ve merak uyandıran bir yöne doğru ilerlemektedir. Bütün renklerin bir araya gelmesi yani Newton Çarkı’ndaki renklerin üst üste gelmesi sonucunda ortaya beyaz çıkması ya da bazı renklerin bir araya gelmesi ile ara renklerin ortaya çıkması gibi konular, karmaşık neticeleri ortaya koyabilir. Bütün bu konular ve çok daha fazlası aslında ışık ve ışığın etkileri ile ortaya çıkabilmektedir.
Renklerin oluşumu için daha önce de bahsedildiği gibi ışık gereklidir. Renklerde meydana gelen değişim ise ışığın gözümüze yaptığı yansımaların etkisidir, yani ışığın dalga boyu ile alakalıdır. Işığın dalga boyu 400-700 nm aralığında iken dalga boyunun yüksekliği kırmızı skalanın düşüklüğü ise mora yakın renk skalası ortaya çıkmaktadır. Bu renk paleti ya da skala durumunu aslında yağmur yağdıktan sonra meydana gelen gökkuşağında da yer almaktadır.
Kırmızı ya da mor rengine yönelik olan bu bilgi dalga boyunun sadece bu iki rengin görünür olmasını sağlamaz. Aslında burada açıklanmak istene temel mesele ışığın sahip olduğu dalga boyunun meydana getirdiği renk çeşitliliğidir. Dalga boyunun yüksek aralıkta seyretmesi kırmızıya yakın renk tonlarının meydana gelmesine neden olurken dalga boyunun düşük seviyede olması renk tonlarının mor rengine doğru çeşitlenmesine neden olmaktadır.
Yukarıda açıklanan bu durum ışığın renkleri oluşturması ile alakalı bir durumdur. Cisimlerin rengini belirleyen durumun ne olduğu ise bambaşka bir alana ait bilimsel bir açıklamayı gerektirebilir.
Ana Renkler
Beyaz renk, ara ve ana renklerin belirlenmesinde etken ve belirleyici bir konumdadır. Beyaz ışık, görünür olan bütün renklerin birleşimi ile meydana geldiği için beyaz rengin temel ışıklar konusunda yine belirleyici olduğunu belirtmek gerekir. Ancak üç temel renk grubunun da bir araya gelmesi ile beyaz renk oluşabilir. Bütün mesele aslında ışığın dalga boyutu ile alakalıdır. Üçlü renk olan bu gruplar ile beyaz renk elde edilebilir. İşte bu üçlü renk grubu bizim için ana renkler olarak açıklanabilir. Her zaman kullandığımız ana renklerimiz ise kırmızı, yeşil ve mavi yani RGB olarak karşımıza çıkar.
Ara Renkler
Ara renk gruplarının ve çeşitlerinin oluşumu ise ana renklerin kendi aralarındaki kombinasyonu ile meydana gelmektedir. Üç ana renk bir araya geldiğinde beyaz rengini oluşturabilirler ancak bu üç ana renk kendi arasında farklı seviyelerde karıştığında ara renkler meydana gelmektedir. Aşağıda en temel ara renklerin oluşumu yer almaktadır.
Yeşil + Mavi = Camgöbeği cyan rengi
Mavi + Kırmızı = Eflatun magenta
Kırmızı + Yeşil = Sarı
Renk karışımları olarak da yukarıda görüldüğü gibi ana renklerin bir araya gelmesi ile ara renklerin oluşması ihtimal dahilinde olabilmektedir. Bahse konu olduğu şekilde iki kelimenin bir araya gelmesiyle oluşan renk isimleri de aslında ana rengin baskın olma durumuna göre belirlenebilir. İşte bu şekilde ana renklerin karışımı ile renkler oluşurken isimlerinde değişiklikler meydana gelebilmektedir. Bu bağlamda mavi ve yeşil rengin birleşiminden cyan rengi, mavi ve kırmızı rengin birleşiminden eflatun yani magenta rengi, kırmızı ve yeşil rengin birleşiminden sarı rengi ortaya çıkmaktadır.
Renklerin Çeşitliliği
Bilindiği gibi insan gözünün görebildiği farklı renklerin ortaya çıkması aslında ana renklerin beyaz ve siyah renklerinin de bu kombinasyonlar içerisine girerek oluşturmasıyla meydana çıkmaktadır. Özellikle iki ana rengin birleşime girmesi ile elde edilen ışığın mevcut durumdaki tonu aslında ışıkların yoğunluk derecesine göre farklılık göstermektedir. Ana renklerin karışımı ile elde edilen bu ara renkler, hangi ana rengin ışık yoğunluğu yüksekse ona göre bir rengin ortaya çıkmasına olanak tanımaktadır. Örnek vermek gerekirse ana renklerin oluşumunda hangi rengin ışık dalgası fazla ise ortaya çıkan ara rengin tonu yoğun olan ana renge yakın olacaktır.
Tamamlayıcı Renkler
Tamamlayıcı renkler bir taraftan aslında renk paletinin bütünlüğünü de ifade etmektedir. Bu bağlamda ara renkler, ana renklerin tamamlayıcısı olarak tanımlanabilir. Yani bir ara renk ile bu ara renk içinde mevcut olmayan üçüncü ana renk birbirinin tamamlayıcı rengi olur. Birbirini tamamlayan bahse konu olan bu iki renk birleştiğinde beyaz ışık oluşmaktadır. Bu nedenle tamamlayıcı renkler bazı durumlarda da zıt renkler olarak adlandırılmaktadır.
Kırmızı + camgöbeği = beyaz
Yeşil + eflatun = beyaz
Mavi + sarı = beyaz
Cisimlerin renkleri ile alakalı olarak ara renkler, ana renkler ve tamamlayıcı renkler hem cisimlerin üzerine düşen ışık dalgaları ile hem de bu ışık dalgalarının yoğunluk durumları ile yakından ilgili bir meseledir. Bu bağlamda beyaz renginin bütün renklerin birleşiminden meydana gelmesi de ilginç bir konudur. Fizik kanunları ile daha anlaşılabilir bir hale gelen renklerin meydana gelmesi ve birbirleri ile olan ilişkisi aslında her geçen gün daha da ilginç hale gelmektedir. Her ne kadar bilimsel bir temeli olsa da renklerin insan hayatında hem gündelik hayatta hem de yaratıcılık ve sanat anlamında etkisi büyüktür ve muazzam etkileri ortaya çıkartmaktadır.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik politikası