Kabir azabı Müslümanların cevabını en çok merak ettiği konular içerisinde yer almaktadır. İslam inancına göre kişi öldükten sonra kabre koyulur ve mahşer sabahına kadar dirilene kadar ise gerçek evi olan bu yerde bekler. Bu aleme kabir, diğer bir ismi ile berzah alemi denir. Kabir içerisine gömülen kişiye ise Allah’ın melekleri bazı sorular sorarlar. Ehli sünnet itikadına göre bu sorular haktır ve gerçektir. Ölen kişinin bu sorulara cevap vermesi ise, kendisine Allah’ın ruhunun iade edilmesi ile olur.
Dünya hayatında yapmış olduğu amellere göre ise kişi kabirde hesaba çekileceği gibi, yaptığı iyi ameller karşılığında ise Allah tarafından mükafatlandırılır. Yapmış olduğu hata ve günahlardan dolayı ise kabrinde azap görür. Kabir azabı İslam dinine göre haktır ve gerçektir. Bunun aksini düşünmek veya inkar etmek, insanı dinden çıkarmasa da büyük günahkar ve fasık yapar. Kuran-ı Kerim içerisinde açık bir şekilde kabir azabı geçmese de, kabir azabına işaret eden bazı farklı ayetler vardır.
Bu ayetler kabir azabının hak olduğunu göstermektedir. Kabir azabı ile ilgili aynı zamanda sevgili Peygamberimizin sahih olan ve günümüze kadar gelmiş geçerli hadisi şerifleri bulunmaktadır. Kendisi de namaz kılarken ve namaz dışında yaptığı dualar da, kabir azabından Allah’a sığınmış ve ümmetine de kendisinin sığındığı gibi kabir azabından Allah’a sığınmasını öğütlemiştir. Bu yüzden kabir azabını inkar etmek insanı büyük günahkar yapacağı gibi, ehli sünneti itikadından çıkaracak ve yanlış olan bir görüş ile yaşamasına sebebiyet verecektir.
Kabir Azabı İle İlgili Ayetler Nelerdir?
Kuran-ı Kerimde kabir azabını gösteren açık bir delil ve ayet yoktur. Kabir azabına işaret eden ayetler bulunmaktadır ve bu ayetlerin, İslam akaidi içerisinde yer alan ehli sünnet alimleri tarafından kabir azabı ile ilgili olduğu söylenmiştir.
Kabir azabının hak olduğunu gösteren Kuran ayetleri şunlardır.
Onlar sabah ve akşamları azap görmeleri için ateşe sokulurlar. Kıyametin kopacağı zamanda da ”Firavun ve ailesini de azabın en çetin ve şiddetlisine sokun denilecektir” buyuruldu. (Kaynak : Mümin Suresi Ayet 46) Bu ayetin tefsiri kabir azabının açık bir şekilde olduğunu göstermektedir. Bu ayette belirtilen azap, kıyamet öncesinde gerçekleşecek olan azaptır ve şiddetli olan azap çeşididir. Birinci olarak belirtilen azap kabir azabı olarak geçmekte, ikinci olan azap ise cehennem azabıdır. Büyük mutasavvıf ve ehli sünnet İslam alimi İmam-ı Gazali, bu ayetin kabir azabı olduğunu söylemiştir. (Kaynak : İhyahu Ulumiddin) Diğer bir ayeti kerime ise kabir de olan hayatın gerçekliğini ve azap olduğu gibi nimet olduğunu de göstermektedir. Bu ayeti kerime şu şekildedir. ”Allah için öldürülenleri ölü olarak saymayın. Onlar şehit olmuşlardır ve Allah katında diridirler. Allah katında ise rızıklandırılmaktadırlar” (Kaynak : Al-i İmran Suresi Ayet 169)
Sevgili Peygamberimize ise bir gün Hazreti Ayşe (radiyallahu anha) annemiz kabir hayatı ile ilgili soru sormuştur. Hazreti Ayşe annemizin sormuş olduğu ve Efendimizin kendisine verdiği cevap şu şekildedir. ”Ya Resulallah. Bu ümmet kabire girdiği zaman azap görecektir. Böyle bir durumda benim gibi zayıfların hali ne olacaktır? diye soru sordu. Efendimiz ise kabir hayatı ve azabı ile ilgili olan şu ayeti kerimeyi okuyarak eşi olan Hazreti Ayşe’ye cevap verdi.
Yüce Allah kendisine iman edenlere dünya ve ahirette de sabit olan sözlerinde sebat nasip eder. (Kaynak : İbrahim Suresi Ayet 27) diyerek kendisinin kabir azabı görmeyeceğini söylemiştir. Efendimizin okuduğu bu ayet kabir azabının hak olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.
Kabir hayatı ve azabı ile ilgili ehli sünnet İslam alimleri, kabir hayatının ahiret hayatından olduğunu söylemişlerdir. Aynı zamanda kabir azabının da ahiret hayatı azapları içerisinde yer aldığını beyan etmişlerdir. (Kaynak : İmamı Rabbani Mektubat) Bu ayeti kerimeler kabir azabına işaret ederken ve hak olduğunu gösterirken, hiç bir delil olmadan bu hayatı ve azabı inkar etmek kişinin imanının zayıflamasına ve zamanla da yok olmasına sebebiyet verecektir.
Kabir azabı ile ilgili ayetler dışında Efendimizin çok sayıda hadisi de bu ayetlerin kabir azabı ile ilgili olduğunu doğrulamaktadır. Biz Müslümanlar da ehli sünnet itikadına uygun bir inanış ile kabir azabının gerçek olduğuna inanmalı ve öldükten sonra da kişilerin amelleri doğrultusunda kabirlerinde nimet veya azap göreceklerine itibar etmeliyiz.
Kabir Azabı İle İlgili Hadisler Nelerdir?
Sevgili Peygamberimiz sahih hadis kitaplarında yer alan ve günümüze kadar gelmiş olan çok sayıda hadisleri bulunmaktadır. Bu hadisler içerisinde yer alan ve kabir hayatını gösteren hadisler bulunmaktadır. Kabir azabı ile ilgili hadisler mütevatir derecesinde olup, inkarı kişinin dinden çıkmasına sebebiyet verecektir.
Efendimizin kabir alemi ve azabını gösteren bazı hadisleri şunlardır.
Kabirde azap görenlerin çoğu, üzerlerine idrar sıçratmalarından dolayı olacaktır. (Kaynak : Nesai, İbni Mace, Dare Kutni, Hakim)
İdrar yaparken üzerinize sıçratmaktan sakının. Çünkü kabire giren kişiye ilk hesap bundan olacaktır. (Kaynak : Taberani)
Yüce Allah bazı kişileri başkalarının ihtiyaçlarını gidermek için yarattı. İnsanlar da ihtiyaçlarını gidermeleri için onlara başvuruda bulunurlar. İşte bu kişiler varya, kabir azabından emin olan ve kabir azabı görmeyecek olan kişilerdir. (Kaynak : Taberani)
Efendimiz bir rüya görmüş ve bu rüyasında kişinin kılmış olduğu namazın, kendisini kabir azabından kurtardığını söylemiştir. (Kaynak : Hakim)
Efendimizin hem namazda dua olarak okuduğu, hem de namaz dışında yaptığı dua ”Allahım kabrin dehşetinden ve azabından sana sığınıyorum” şeklindedir. (Kaynak : Nesai, Hakim, Haraiti, Müslim)
Allah’a kasem ederim ki kafir mezara girdiği zaman onun yanına 99 tanen tinnin (yılan) gelecek ve ona kabrinde azap edecektir. Bu azap ise kıyamete kadar devam edecektir. (Kaynak : Ebu Yala, Tirmizi, İbni Hibban)
Diğer bir kabir azabı ile ilgili hadis şu şekildedir. Namaz kılmayan kişilerin kabirleri ateşler ile dolar. O ateş ise kişinin sabah ve akşam yanmasına neden olur. Ve bir tinnin (yılan) o kişinin kabrine gelerek, onu kılmadığı namazdan dolayı her vakitte sokar. (Kaynak : Kurretul Uyun)
Sevgili Peygamberimizin kabir azabı ile ilgili diğer bir hadisi şu şekildedir. ”Bir gün Efendimiz iki kabrin yanına geldi. Yanında bulunan sahabesine bir hurma dalı getirmesini emretti. Hurma dalını ikiye kırıp iki kabre de yarı yarıya koydu. Bu hurma dalı yaş kaldığı müddetçe, bu kabirde yatanların azapları hafifler buyurdu. Bu kabirde yatanların çektikleri azap ise, dünya hayatında yaptıkları gıybet ve idrardan sakınmamaları sebebi ile buyurdu. (Kaynak : İbni Mace)
Efendimiz bir kişinin cenaze namazına iştirak etmiş ve bu cenaze sahibi hakkında, ya Rabbi bu kişiyi kabir azabından koru diye dua buyurmuştur. (Kaynak : Tirmizi, Nesai, Müslim)
İslam aleminin büyüklerinden olan ve ikinci asrın müceddidi olarak bilinen İmamı Rabbani hazretleri kabir hakkında şöyle buyurmuştur. ”Kabrin bedeni sıkması vardır ve bu haktır” (Kaynak : Mektubatı Rabbani 3-17)
Efendimizin kabir azabı ile ilgili söylediği bir hadis ise şu şekildedir. Ashabı Kiramın büyüklerinden Hazreti Abdullah Bin Ömer hazretleri, yer içerisinden boynunda zincirli bir kişinin çıktığını ve başka bir kişinin bu adamı dövdüğünü, zincirli olan kişinin ise yerde kaybolduğunu, bu şekilde de toprağa girip çıktığını gördüm buyurdu. Bunun üzerine Efendimiz ey Abdullah, o görmüş olduğun kişi Ebu Cehildir ve kıyamet sabahına kadar kabrinde bu şekilde azap görmektedir buyurmuştur. (Kaynak : Taberani)
Peygamber Efendimiz aynı zamanda namaz kılarken dört şeyden Allah’a sığınırdı. Bunlar cehennem ateşinden, deccalin fitnesinden, ölüm ve dünyanın fitnesinden, kabir azabındandır. Kendisi namaz kılarken kabir azabından Allah’a sığındığı gibi, ümmetine de namazlarını eda edarken bu dört şeyden ve içerisinde yer alan kabir azabından Allah’a sığınmalarını tavsiye ederdi. Bizler de kabir azabının hak ve gerçek olduğuna inanmalı, hayatımızı kabir alemine gittiğimiz zaman azap görmeyecek şekilde yaşamalıyız. Beş vakit namazımıza çok dikkat etmeli ve namazlarımızı vaktinde kılmalıyız.
Kul hakkına riayet etmeli ve gıybet, kumar, zina gibi büyük günahlardan kaçmalıyız. Efendimizin de buyurduğu gibi idrar yaparken üzerimize sıçratmamalı, kabir azabına düchar olacak davranışlardan uzak durmalıyız. Aynı zamanda Peygamberimizin de buyurduğu gibi kabir azabından korunmak ve emin olmak istersek, Mülk Suresini vird haline getirip düzenli şekilde okumalıyız. Çünkü Efendimiz Mülk Suresi ile ilgili şöyle buyurmuştur. ”Kuran da öyle bir sure vardır ki o sure toplam 30 ayettir. Bu sureyi okuyan kişiler kabir azabından emin olurlar” buyurmuştur. (Kaynak : Buhari)
Kabir azabının hak olduğu gibi kabir suali de haktır ve her ölüye kabir de Allah’ın dininden, kitabından ve Peygamberinden sorular sorulacağını bilmek, bu cihat üzere inanmak ve yaşamak son derece önemlidir. Efendimizin hadisi şerifinde söylediği üzere, ölen kişinin kabri ya cennet bahçesi yahut azap yeri olan cehennem çukurudur buyurmuştur. (Kaynak : Buhari) Bu hadisi şerif te açık bir şekilde kabir azabının olduğunu gösteriyor.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.TamamGizlilik politikası