Diğer Yazılarımız

Fransız İhtilali Nedir? Fransa’da Monarşi Nasıl Devrildi?

Fransız İhtilali, monarşilerin döneminin kapanıp modern devlet düzenine geçiş aşamalarını haber veren ve tüm dünyayı kökten değiştiren önemli bir toplumsal, siyasal ve devrim olgusu olarak karşımıza çıkar. 1789 tarihinin bugün birçok kişi tarafından bir anlam ifade etmesi aslında tam olarak dünyanın ve toplumların radikal bir dönüşümden geçtiğini belirtmektedir. Özellikle Napolyon’un yükselişi ile beraber sona eren tarihi olay Fransız İhtilali sadece tarihçiler değil aynı zamanda siyaset bilimciler, sosyologlar, felsefeciler ve diğer bilim dallarını çok yakından ilgilendirmektedir. Bu tarihi olay sürecinde Fransız vatandaşları kendi dünya görüşlerinde oldukça köklü bir değişim sürecine girmiş ve Fransız Aydınlanması olarak da bilinen modern ve çağdaş düşünce akımlarının bizatihi temsili olmuşlardır. Modern sisteme karşılık monarşi ve feodal sistemin çöküşünü anlatan Fransız İhtilali dünyanın değişen dinamiklerinden asla kaçılamayacağını da yine bir kere daha gözler önüne sermiştir.

Her ne kadar birçok tarihi anlatıda, edebi eserlerde ya da gösteri dünyasında ihtilalin başlangıç noktasının Fransız Aristokrat Marie Antoinette’in geniş halk kitleleri için “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler”         sözünü söylemesi üzerine çıktığı belirtilse de aslında uzun zamandır biriken toplumsal bir baskının sonucu olarak ihtilal meydana gelmiştir. Bir aşamada Marie Antionette Fransız aristokrasi sınıfının en göze çarpan, ayrılıkçı, eşitsizlikçi ve acımasız tarafını temsil etmekteydi. Bu bağlamda bu tarihi kişilik, Fransız Kralı 16. Louis’nin ekonomi politikalarının, saray politikasının ve mutlak egemenliğin getirdiği bazı acımasız ve haksız uygulamaların temsili olmaktan öteye gidememiştir. Geniş halk kitleleri tarafından paylaşılan ve önce örgütlü bir harekete, ardından da bir devrim hareketine dönüşen Fransız Devrimi dünyayı değiştiren bir etkiye sahiptir ve sahip olmaya da devam edecektir. Fransız İhtilali

Fransız İhtilali Nasıl Başladı

Günümüzde bile en çok merak edilen sorulardan biri Fransız İhtilali nasıl başladı sorusu olarak entelektüel zihinleri meşgul edebilmektedir. Aslında az çok dünya tarihi bilen ve bu konuda temel kaynakları bile biraz okumuş olan herkes ihtilalin olaylar silsilesi şeklinde başladığını anımsayacaktır. Ancak sosyal bilimciler arasında ihtilalin nasıl başladığı ile alakalı olarak bazı anlaşmazlıklar söz konusu olabilmektedir. Çünkü sosyal bilimler perspektifinden bu meseleye yaklaşıldığında toplumsal olay ve olgular tek bir neden üzerinde geniş halk kitlelerine yayılmaz. Aksine toplumsal, siyasal ve egemenlik düzleminde biriken ve bir süredir baskı yaratan meselelerin neticesinde bu şekilde ulusal bir kırılma anı yaşanabilmektedir. İşte Fransız Devrimi de böylesine bir olaylar silsilesinin, aydınlanma düşüncesinin ve tarihsel meselelerin bir süreç içerisinde meydana gelmesi ile ortaya çıkmıştır. Kısacası sadece tek bir olaydan ziyade bir süredir meydana gelen olayların etkisi ile toplumsal açıdan uygun bir zemin ortaya çıkmış ve geniş halk kitleleri tarafından paylaşılan bir devrim hareketine dönüşmüştür.

Fransız İhtilalinin nedenleri olarak temel meseleleri ele alacaksak bu konuda bir sıralama yapmanın önemli olduğunu belirtmek gereklidir. Genellikle birbirine bağlı olan bazı faktörlerin eşzamanlılığı ve birbirlerini tetiklemesi ile bu ihtilalin gerçekleştiğini söylemek mümkündür. Aydınlanma düşüncesi, toplumsal değişimlerin meydana gelmesi, mali ve iktisadi dar boğaz, dünya genelinde meydana gelen savaşlar, ayrılıkçı hareketler ve milliyetçilik dalgasının Fransız vatandaşları etkilemesi aslında temel olarak bu süreci tetiklemiştir.

18. yüzyıl sonlarında Fransa’nın Amerikan Devrimi’ne yönelik destekleri, kral 16. Louis’nin harcamaları ve aristokrat sınıfının fazla harcamaları ve halkın yaygın yoksulluk ve sefillik içinde olması ülkeyi iflasın eşiğine getirmiştir. Bu gelişmelerin üzerine birkaç yıl üst üste gelen kuralık, açlık ve kötü hasat toplumun büyük baş hayvan ölümleri, yetersiz hasat ve beslenme ve artan yaşam maliyetleri gibi sorunlar ile yüzleşmesine neden olmuştur. Bu durumda çiftçiler ile kent zenginleri arasında bir gerginlik başlarken vergilerin de giderek artması toplumsal zeminde Fransa ihtilali durumunu meydana getiren süreci ve en uygun zemini hazırlamıştır. Yaygın yoksulluk ve açlık devam ederken vergilerin de sürekli olarak artması, toplumun artık artan zulme karşılık rejimin yok olması ve değişmesi gerektiğini göstermiş ve halk da bu çağrıya yanıt vererek yaygın bir şekilde grev, ayaklanma ve kolektif eylem düzleminde buluşmayı tercih etmiştir. İşte Fransız İhtilali’nde eylemsel düzlemde meydana gelen bütün bu hareketler ve gelişmeler, monarşilerin sonunu getiren yaygın bir ateşi yakmış, modern devlet düzenlerinin ve bireysel hakların ön plana çıkmasını sağlayacak bir dönüşüm çağını başlatmıştır.

Genel Meclis ve 1789’a Giden Süreç Fransız İhtilali

Fransız monarşisi tarafından getirilen vergi uygulamaları öncelikli olarak üretici halk kitlelerini doğrudan ilgilendirirken son süreçlerde artık aristokrasi sınıfını da doğrudan etkilemeye başlamıştır. Mali işlerin dengeye gelmesi için ulusal bir vergi tasarısı çıkartılmış ve bu vergi uygulamaları ile hedeflenmekteydi. Ancak aristokrasi sınıfını da kapsayan bu vergi uygulamasına karşılık aristokrasi sınıfından da itirazlar yükselmeye başlayınca, kral bütün toplumsal kesimi temsil eden sınıf temsilcilerini Genel Meclis toplantısına çağırmıştır.

Toplantı esasen 5 Mayıs 1789 tarihinde yapılmak üzere planlanmıştı. Din adamları, aristokrasi ve orta sınıfı temsil eden temsilcilerin taleplerinin bu toplantıda konuşulması planlanmıştı. Ancak Genel Meclis en son toplandığından itibaren Fransız toplumunun yapısı ve toplumsal dinamikleri oldukça radikal bir şekilde değişime uğramıştı. Orta sınıf daha yaygın ve geniş bir kesimi temsil etse de meclis temsiliyetinde azınlık konumundaydı. Bu bağlamda Fransız ihtilalinin nedenleri arasında toplumsal dinamiklerin ve grupların temsil edilememesi ve buna uygun düzenlemelerin yapılmaması da eklenebilmektedir.

Orta sınıf temsilcileri, bu adaletsiz dağılımın ortadan kalkması ve yeniden adil bir temsiliyet durumunun kurgulanması için eylemlere başlamıştır. Bu bağlamda statü odaklı bir temsiliyet değil, nüfus temsiliyet oranı baz alınarak bir temsiliyet tasarlanması hedeflenmektedir. Bu bağlamda Fransız ihtilali tarihi açısından ele alındığında sadece mali ve iktisadi krizler, eşitsizlik durumlarının yanında parlamento düzenine geçilmesine yönelik taleplerin yükselmeye başlaması dolayısı ile bu taleplerin toplum ve birey düzleminden gelmesi ihtilalin dünya tarihi ve siyasi tarih açısından önemli olduğu noktaları ön plana çıkartmaktadır.

Fransız ihtilali nedenleri olarak ele aldığımızda bu taleplerin ele alınması ve monarşi tarafından bu taleplerin sonuca bağlanamaması meclis toplantısının istenildiği gibi gerçekleşmemesine neden olmuştur. Bu durumda Orta Sınıf, kendi başına halk kitlelerini temsil ettiğini ilan ederek kendilerini geniş halk kitlelerini temsil ettiğini ifade ederek Ulusal Meclis olduklarını ilan etti. Anayasal reform taleplerine zaman içinde ruhban ve aristokratlardan da destek gelmiştir. Diğer sınıflardan Orta Sınıf’a yoğun destek gelmeye başlayınca ve bu durumda güçlendikçe Kral 16. Louis Orta Sınıf’ın taleplerini kabul etmek durumunda kalmıştır. İşte bu süreç, fransız ihtilal adımlarını hızlandıran ve süreci de çabuklaştıran adımlar olmuştur.

Bastille Kalesi

Her ne kadar monarşi orta sınıfın taleplerini kabul etse de bir askeri darbe söylentileri ya da devrim korkusu insanların tepkilerini de olağan dışı konuma getirmeye yetmiştir. Halk, monarşinin sonunun gelmesine sevinse de bu kaotik durum beklentisi, insanların kendilerini korumaya yönelik hazırlık içerisine girmelerine ve bu konuda adım atmalarına neden olmuştur. Halk isyanı Fransız ihtilal konusunda 14 Temmuz’da Bastille Kalesi’ne girerek kendilerine barut ve silah elde etmeyi hedeflemişlerdir. İşte bu Bastille Baskını, Fransızlar için ihtilalin başlangıcı kabul edilmektedir ve devam eden süreçlerde de büyük bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir.

Fransız ihtilali nedir denildiğinde mutlak monarşilerin yıkılıp modern devlet düzenlerinin kurulması ile sonuçlanan ve tüm dünyaya yayılan bir devrim hareketi olarak tanımlamak mümkündür. İhtilal için bütün nedenlerin bir araya gelmesi toplumsal kırılma süreçlerinin dikkate alınmaması neticesinde değişen ve dönüşen toplumsal taleplerin bir şekilde karşılandığını söyleyebilmek mümkündür.

İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi

İhtilal süreci devam ederken Meclis, Aydınlanma düşüncesinin fikri önderlerinin düşüncelerine ve siyasi akımlara dayanan demokratik ilkeler ışığında hazırlanan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi metnini kabul etti. Belge eski hükümler ve düzenin yerine eşitliği, ifade özgürlüğünü, halk egemenliğini ve temsili hükümete dayalı bir gelecek fikrini ortaya koyuyordu. Dolayısı ile aslında sadece monarşinin yıkılması değil, temel mesele yeni dünya düzeninin kurulmasına yönelik yapılacak işlemler, geliştirilecek sistemler ve uygulanacak prosedürler de ihtilalin ana meseleleri arasında yer almaktaydı. Fransız ihtilali sonuçları olarak tam da bu ifade net bir bağlama kavuşmaktadır.

Fransız İhtilali bu şekilde toplumsal düzenin tamamen değiştiği, toplumsal dinamiklerin ise ülke bazında hemen her alanı belirlediği radikal bir kırılma hattı olarak okunabilir. İhtilali hazırlayan süreçler, olaylar ve olgular bugün hala etkisini geniş halk kitleleri ve kolektif eylemlerde kendisini gösterse de toplumsal talepler ve iktidarlar arasında bir gerilim her zaman var olacaktır. Toplumsal talepler radikal değişim ve dönüşüm taleplerini sisteme iletirken bu süreç ne kadar hızlı ve etkin bir şekilde yanıtlanırsa devrim, ihtilal ya da benzeri gibi bir çatışma ortamının olma ihtimali azalır. Ancak Fransız İhtilal gibi taleplerin uzun süre baskılanması, yanıtlanmaması ve beraberinde taleplerin sıkıştırılması gibi durumlarda devrim ve ihtilal çok da kaçınılmaz bir sonuç olarak meydana gelebilir. Her ne kadar ihtilal, dünya düzeninde birçok toplumun kaderini belirleme konusunda emsal teşkil etse de korku, yıkım, idamlar, terör dönemleri, anarşi durumları ve benzeri gibi hemen herkesin etkilenebileceği yıkım ve ölüm durumları da getirebilir. Kaçınılmaz olan bu durum, yerine yenisini ve daha iyisini getirse de toplumsal talepler ve sistem tarafından yanıtlanırlığı bu şiddetin ölçüsünü belirlemede de oldukça etkili gibi görünmektedir.

Ne düşünüyorsunuz?
+1
0
+1
0
+1
0
+1
1
+1
0

Addy

Teknoloji İle Yakından İlgilenen Gereksizin Teki

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir